Caba meyhanelerde sofranın sonunda “mastori” (tezgah başında duran kişi) tarafından ücretsiz olarak ikram edilen rakıya verilen ad.
Bir tür “yolluk”…
Yakın zamana kadar uygulanan “rakının cabasını verme” geleneği, eski ve yeni ölçekler arasında oluşan farkın dostça paylaşılması esasına dayanır..
Klasik meyhanelerde sofraya gelen rakının ölçüsü “karafaki” idi. 20. yüzyılla birlikte şişenin yaygınlaşması, karafaki ile şişe ölçüleri arasında farklar oluşmasına yol açtı.
Bu durum 1950’li yıllarda daha da belirginleşti. İçkili yerlere “sınıf” düzenlemesi getirilmiş, yiyecek ve içeceklerin gramaj ve fiyatları belediyelerce tespit edilip matbu olarak işletmenin en görünen yerine asılmıştı..
Buna göre, bir “tek” rakının fiyatı üçüncü sınıf lokanta ile turistik yerler arasında değişebiliyordu, ama ölçüsü her yerde aynıydı; bütün öteki alkollü içkiler gibi 4 cl. olarak sabitlenmişti.
Akşamcı rakı tiryakilerinin şaşmaz ölçüsü iki “duble” rakı 16 cl. dir. Eski ölçekle bir karafaki rakıya tekabül eder. İki karafaki rakı 32 cl. ettiğine göre, her 35’lik şişede 3 cl.lik fark oluşur.
Bu fark, içki tevzi tezgahında görevli mastorinin payıydı; ister kendi içer, isterse dostlarına ikram ederdi. Başka bir deyişle, son rakı mastorinin gönlünden geliyorsa, “rakının cabası”, meyhanecinin (barba) deposundan geliyorsa “yolluk” adını alırdı..
Öte yandan, Erzurumlu Aşık İbrahim’in şu dizeleri “caba” kavramının ölçü hesapları başlamadan çok daha önce eski meyhane jargonuna yerleştiğini gösterir:
“Doldur be mastori, doldur be barba
Bir de tezgahından aşıka caba..”
