Dolunaylı gecelerde kurda ya da yarı kurt yarı insan bir yaratığa dönüşen kişilerin kurt adam olarak adlandırılıp efsaneleşmesi Ortaçağ Avrupası’nda Transilvanya bölgesinde gerçekleşmiştir. Zaten Transilvanya kurt adam, vampir, hortlak, hayalet türünden inançların kaynağı durumunda olan bir yerdir. Bunu, zamanın bölge halkının cehaletine ve yöneticilerin zalim davranışlarına bağlayabiliriz.
Unutmayalım ki, vampir Drakula efsanesinin çıkış yeri de Transilvanya’dır. Ve Drakula gerçekten yaşamış bir kişidir. Asıl adı Vlad Drakul olan bu adam şimdiki Romanya topraklarında hüküm süren küçük ama zalim bir hükümdar idi. İşi gücü savunmasız Müslüman Türk köylerine saldırıp savunmasız insanları öldürmekti. Tarih kayıtlarına göre yakaladıklarını kazığa oturtur, diri diri ateşte kızartır, yüreklerini yer, kanlarını içerdi.
Fatih Sultan Mehmed Han çağında yaşayan bu adam Türkler’e saldırıyordu, ama yalnızca savunmasız olanlarına. Hiçbir zaman Türk ordusunun karşısına çıkma cesaretini gösteremedi. Sürekli olarak Türk ordusundan kaçtı. Ama sonunda Türk akıncıları onu kıskıvrak ele geçirdiler ve layık olduğu karşılığı, Türk akıncılarının elinden buldu! Ve sonra şahsiyeti üzerine bir Vampir Drakula efsanesi ortaya çıktı. Kurt adam efsanelerinin Ortaçağ Avrupası’na dayanmasına karşın, kökenleri daha eskilere gider. MÖ 5.yy.da yaşamış Eski Yunanlı tarihçi Heredot, Karadeniz kıyısında yaşayan kimi toplulukların büyücülerinin, yılın bazı günlerinde kurda dönüştüklerinden söz eder. Yunan mitolojisinde de kurda dönüşme inancı vardır.
Yunan mitolojisine göre birgün ilah Jupiter, Arkadya kıralı Lycaon’a kızarak onu kurda çevirir ve Lycaon da sonsuza dek kurt kalıp çevresini dehşete düşürür. Roma çağında ise Vergilius, Plinius, Propertius, Servius ve Petronius, kurt adamlarla ilgili öyküler yazmışlardır. Petronius, ”Satyricon” adlı yapıtında tüm ayrıntılarıyla klasik bir kurt adam öyküsü anlatmaktadır.
Ortaçağ’ın karanlık Avrupası’nda kurt adam, büyücü, vampir ya da cadı olduğu ileri sürülerek birçok masum insan yakılarak öldürüldü. Aslında bu insanlar cadı, vampir gibi şeytani bir yaratık değillerdi. Olaylar incelendiğinde öldürülen kişilerin akıl hastası ya da fizik özürlü kimseler olduğu anlaşılmaktadır. Ama Engizisyon mahkemeleri, akıl hastaları ile fizik ya da zihin özürlü kimseleri de Tanrı’nın yarattığını düşünemeyecek ölçüde cehalete gömülmüştü. Asıl şeytan, Engizisyon ve çağın yöneticileri idi. Engizisyon ve devrin yöneticileri, kendi sömürü düzenlerini yaşatmak ve halkı baskı altında tutup daha çok vergi toplamak için cadıdır, büyücüdür bahanesiyle başta kendilerine karşı çıkanlar olmak üzere birçok günahsız kişiyi katlettiler.
KURTADAMLARIN ÖZELLİKLERİ :
Avrupa’da, 1520-1630 yılları arasında kayıtlara geçmiş 30.000 kurt adam vakası vardır. İnanışa göre kuduz bir kurt ya da kurt adam tarafından ısırılan bir insan, kurt adam olmaktadır. Dolunay altında açıkta uyumak, kurtların içtiği sulardan içmek de tehlikeliydi. İsviçreli filozof doktor Paracelsus’a göre kurt adamlar, öteki dünyada ruhu huzura kavuşamayan kimselerdi. Geceleri şiddet duygularını doyurmak isteyen kişilerin de büyü ile kurt adam olabileceğine inanılıyordu. İnanışa göre kurt adamlar kıllı postlarını, insan biçiminde iken derilerinin altına gizlerler. Dolunaylı gecelerde kurda dönüşür ve insanları gırtlaklarından ısırarak öldürürler.
Başka bir inanca göre de kurt adam tesadüfi olarak ya da kendi isteği ile kurda dönüşür. Kurt biçimine giren bir kişi yalnızca gözlerinden ve sesinden tanınabilir. Çünkü sadece bu özellikleri değişime uğramaz. Kurt adamı yakalamak için giysileri saklanır; çünkü o zaman kurt adam insana dönüşemez. Bir kurt adam olağan silahlarla ölmez; kurt adamı öldürebilmek için gümüş kurşun ya da gümüş kılıç gerekir. Yaralanan ya da ölen kurt adam, hemen insana dönüşür. İnsan şekline döndüğünde, eğer yaralı ise, yaraları da iyileşir. Kurt adama 3 kez adı ile seslenmek de onu insana çevirebilir.
KAYITLI KURTADAM OLAYLARINDAN ÖRNEKLER:
12.yy.da İngiltere’de bir kadın, kurt adam olan kocasının giysilerini saklayarak eve dönmesini engellediğini söyler. Kocasının kaybolmasından kısa süre sonra da başkası ile evlenir. Olay kıralın ilgisini çeker ve konu mahkemeye intikal eder. Mahkeme sonucunda kadın ve yeni kocası, kurt adam olduğu iddia edilen eski kocayı öldürdüklerini itiraf ederler. 1573’de Fransa Dijon’da, Gilles Garnier adında bir kişi kurt adam olduğu için köye zarar vermek ve çocukları parçalamakla suçlanır.
Gilles Garnier, işkencelere dayanamayarak suçunu itiraf eder ve kazığa geçirilerek yakılır. 1589’da görgü tanıklığı yapan kimseler, Peter Stubbe’nin bir kurda dönüştüğünü gördüklerini söylerler. Mahkeme kurulu Peter Stubbe’yi işkenceyle idam etmek için başka kanıt aramaz. Peter Stubbe, tüm Avrupa’da Cologne Kurt Adamı olarak tanınır. 16.yy.ın sonlarında Fransa’da Bordoeaux kentinin yakınlarında birkaç genç kızı vahşi bir yaratık öldürür. Margaret Poiret adında bir çocuk da bu yaratığın saldırısına uğrar; ama kaçmaz ve bir şiş ile yaralayarak ele geçirilmesini sağlar. Küçük Margaret saldırganın kurt gibi baktığını ileri sürer. Zeka özürlü genç Jean Grenier sanık olarak mahkemeye çıkarılır. Tanıklar, onun özel bir merhemle kurda dönüşebildiğini övünerek anlattığından söz ederler. Jean Grenier, genç kızları öldürerek yediğini itiraf eder. Mahkeme sonunda zeka özürlü ve 13 yaşındaki Jean Grenier’in halusinasyon gördüğü ve tedavi edilmesi gerektiği kararına varılır.
Bu mahkeme, kurt adamlığa bakış açısını değiştirir. Artık, bu tür olaylar, gerçek kurt adamlık ve akıl hastalığı biçiminde ikiye ayrılır. 1598’de Fransa’nın Caude bölgesinde köylüler, bir gencin cesedini parçalayan 3 kurt görürler. Anlattıklarına göre, kurtlar kendilerini görünce ormana kaçarlar. Köylüler kurtları izler. Çalıların içinde uzun saçlı, sivri tırnaklı, tırnaklarının arasında kanlı et parçaları bulunan Jacques Rollet’i bulurlar. Jacques Rollet, mahkemede kurt adam olduğunu, öteki iki kurdun da kendisi gibi kurt adam olan arkadaşları olduğunu itiraf eder ve idama mahkum olur. Ancak, Paris mahkemesi kararı bozar ve sanığı akıl hastahanesine gönderir. Jacques Rollet, bir daha kurt adama dönüşemez ve iki arkadaşı da bulunamaz.
1949’da İtalya’da polisler, kurt adam olduğunu sanan ve dolunaylı gecelerde uluyan bir adamı izlemekle görevlendirilirler.< 1975’de İngiltere’de Staffordshire’da yaşayan 17 yaşındaki bir genç dolunayda kurt adama dönüştüğünü öne sürer. Birgün arkadaşına telefon edip yüzünün ve ellerinin renk değiştirdiğini, giderek tam bir kurt adama dönüştüğünü söyler. Genç, kısa süre sonra yüreğine bıçak saplayıp kendini öldürür.
KURTADAMLAR HAKKINDA SONUÇ:
Yukarıda anlatılan yaşanmış örneklerden de anlaşılabileceği üzere, kurt adam olduğu iddia edilen kişiler ya da bizzat kendilerinin kurt adam olduğunu söyleyen kişiler ya masum insanlardır ya da zihinsel özürlü kimselerdir.
Kurt adamlar hakkındaki boş inançlar akıl hastası olan ya da olmayan kimselerce gerçekleştirilen vahşi ve hunharca olaylarların efsaneleştirilmesi sonucu ya da masum insanların Engizisyon tarafından suçlanması sonucu ortaya çıkmış ve dallanıp budaklanmıştır.
Günümüzde kurt adamlığın tıptaki adı lycantrophy’dir. Bu sözcüğün iki anlamı vardır. Bir anlamı kişinin kendisini kurda dönüştürebilme gücü, bir anlamı da kişinin kendisini kurt sanarak yaptığı çılgınlıklardır. Bilim, kayıtlı kurt adam olaylarının çılgınlık krizleri sonucu yaşanan sinirsel olaylar olduğuna inanmaktadır. Zaten, kurt adam olduğu öne sürülen ya da kendisinin kurt adam olduğunu iddia eden kimseler, yakalandıktan sonra asla kurt adama dönüşememişlerdir.
Ayrıca, dolunaydan etkilenip de periyodik olarak her dolunay zamanında cinayet işleyen kimselere rastlanmamıştır. Gerçekten cinayetler işleyip de kurt adam olduğunu söyleyen kişiler ya davranış bozukluğu içinde olan kimselerdir ya da kendilerini davranış bozukluğu içinde gibi gösterip mahkemeyi yanıltmağa çalışan kimselerdir. Bir ek bilgi olarak söylemek gerekirse, dolunay insanları etkileyebilmektedir. Ama bu etkileme, cinayet ve hunharlıklara neden olmamakta, yalnızca ruhsal etkiler yapmaktadır.
Konunun bilim açısından açıklanması şöyledir: İnsan vücudunun büyük bir bölümü sudan oluşur. Herkesin bildiği gibi de Ay’ın su üzerinde çekim etkisi vardır (örnek: denizlerdeki gel-git) ve bu etki dolunay zamanlarında yoğunlaşır. Bundan ötürü de dolunay, insanlara sinirsel etkiler yapabilmektedir. Örnek olarak, bu bilimsel tezi işittiğimde ben şahsen kendi üzerimde denedim. Bilindiği üzere, herkesin sinirli ya da sıkıntılı olduğu dönemler vardır. Kendimi incelediğimde, sıkıntılı ve sinirli olduğum dönemlerin daha çok Ay’ın dolunay biçiminde olduğu zamanlara rastladığını gördüm..