bu döneme kadar Osmanlı’daki kadın hekimlere “hemşire” diye hitap etmek gibi bir durum yoktur. lâkin Osmanlı’nın modernleşme çabaları içerisinde olduğu bu dönemde kadınlar da gittikçe daha fazla rol almaya başlarlar toplum içerisinde. hâl böyle olunca Safiye Elbi ve daha nice Türk kadını hastanelerde ve harp meydanlarında görev yapmaya başlarlar. işte bu noktada erkekler, bu hâtunlara meslekî bir hitaptan ziyade ” bacım ” demek için hemşire hitabını kullanırlar. çünkü bacım yahut hâtun diye hitap edebilecekleri bir statüde değildir bu kadınlar. okumuş etmişlerdir. böylece hemşire kelimesi gittikçe yayılır ve bu bir meslek belirteci hâlini alır.
hatta ilk yıllarında TDK’de “diplomalı hastabakıcı kadın” tanımıyla geçmektedir bu kelime. nihayetinde hemşire kelimesinin erkeklere hitaben değişmesini gerektirecek bir durum yoktur. yıllar sonra bu vaziyet geçecek, kimsenin aklına hemşire denildiğinde sadece kadınlar gelmeyecektir.
dipçe: hemşire kelimesinin sonundaki “e” eki, dişilik belirtmez. şıra (şire) Farsçada “süt” anlamına gelmektedir. yani aynı sütü emmiş kişi demektir kelime. hiçbir şekilde “yapı” itibarıyla erillik/ dişilik bildirmez. sadece anlamca zaman içerisinde kız kardeş şeklinde daha çok kullanılır olmuştur