Anasayfa / Dağarcık / Bilgi Demeti / “Alamanya” Macerası

“Alamanya” Macerası

1960’lı yıllar.. Almanlar Türk işçi seçiyor..
Tophane irtibat Bürosu – İstanbul
“Almanya, İstanbul’un Tophane semtinde bir irtibat bürosu kurdu. Almanya’ya gelmek isteyen insanlar bu büroya müracaatta bulunuyor, ardından memleketlerine geri dönüp, bürodan gelecek “Almanya kağıdını” bekliyorlardı. Mektubu alan İrtibat Bürosu’na koşuyor ve Almanya’ya gidiş çilesi başlıyordu.
Aralarında belki de hiç doktora gitmemiş kişilerin de bulunduğu işçiler, Alman doktorlar tarafından sıkı bir sağlık kontrolünden geçiriliyordu. İşçiler, dişlerine kadar kontrol ediliyorlardı. Sağlam olanlar, köylerine kentlerine gidip, Almanya’ya gitmek üzere tahta bavullarını hazırlıyor ve 1-2 yıllığına, 3-5 kuruş biriktirdikten sonra geri dönme düşüncesiyle uzun bir yolculuğa başlıyorlardı.
Türkiye’nin zor yıllarıydı. Almanya macerası için yüzbinlerce kişi başvurdu.
İş için en önemli koşullardan biri sağlıklı olmaktı. Bu nedenle, sırası gelenler İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun büyük şehirlerindeki merkezlerinde sıkı bir sağlık taramasından geçiriliyordu.


Adaylar, üstündekileri çıkarıp yüzlerce kişiyle birlikle sıraya giriyordu. Yüzlerde hiç tanımadıkları, yabancı bir ülke insanının önünde çırılçıplak soyunmasının yarattığı utanç vardı. Aralarında, bu fırsatı ele geçirmek için 8 yıl beklemiş olanlar bulunuyordu.
Sonuçta, sağlamlar çürüklerden ayrılıyordu. Sağlam çıkamayanların oranı, beşte birdi. Kısa boy bile umutların bitmesi için geçerli neden olabiliyordu.
Bazı konularda ise işi garantiye almanın yolları vardı. İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun arkasındaki sokakta, karaborsa “çiş” satılıyordu. Kendi idrarlarının bozuk çıkabileceğinden korkanlar “normal idrardan alıyordu.
Muayeneden sağlam çıkanların göğsüne ve bileğine keçeli kalemle bir numara yazılıyordu. Böylece sağlamlar çürüklerden ayırt ediliyor, kendi aralarında sınıflandırılıyordu. Bu damga, büyük ikramiyeyi kazanan bir piyango bileti numarasından farksızdı.
Sirkeci’de başlayan ve yaklaşık 3 gün süren yolculuktan sonra Münih garında yeni bir hayata başlanıyor, gardaki camsız odalarda insanlar gidecekleri kentlere göre ayrılıyor ve ellerine tren biletleri ve kumanyaları veriliyordu.
Gittikleri kentlerde çalışacakları firmalarda Türk tercümanlar ve firma yetkilileri tarafından karşılanan işçiler önce, “Heim” adı verilen kalacakları yurtlara yerleştiriliyordu. Bunların çoğu, 2, 4, 6 kişinin kalabileceği odalar, müşterek tuvalet banyo ve mutfağı olan barakalar, bekarların kaldığı yurtlardı.!

 

Hakkında Admin

Buna da bakabilirsiniz

Neden Kurşun Kalemlerin Çoğu Altıgen ve Sarı Renktedir?

Esasında en kolay üretim biçimi kare kesitli kurşun kalemdir ama yazarken elde tutulması pek kolay …

Bir yanıt yazın