1346’da Hıyarcıklı Veba, Kara Ölüm, Don Nehri’nin Karadeniz’e dökülen ağzındaki bir liman şehri olan Tana’ya ulaştı. Sıçanların üstünde yaşayan pirelerin taşıdığı veba Asya’nın büyük ticaret arteri İpek Yolu boyunca seyahat eden tacirler tarafından Çin’den getirilmişti. Cenevizli tacirler sayesinde, sıçanlar kısa sürede pireleri ve vebayı Tana’dan tüm Akdeniz’e yaymaya başlamıştı.
Veba, 1347 başlarında Konstantinopolis’e (İstanbul) ulaştı. 1348 baharında Fransa, Kuzey Afrika ve İtalya’da yayılıyordu. Görüldüğü her bölgede nüfusun yaklaşık yarısını yok etti. Vebanın Floransa’ya gelişine bizzat tanıklık eden İtalyan yazar Giovanni Boccaccio, daha sonra şöyle yazacaktı:
“Şiddeti karşısında insanoğlunun tüm bilgeliği ve mahareti faydasızdı. Veba feci sonuçlarını dehşet verici ve olağanüstü bir biçimde sergilemeye başladı. Burun kanamasının kaçınılmaz ölüme ait bariz bir alamet sayıldığı Doğu’daki gibi bir seyir göstermedi. Aksine, ilk belirtileri kasık ve koltukaltında kimisi yumurta biçimli kimisi de yaklaşık bir elma büyüklüğündeki birtakım şişliklerin belirmesiydi. Daha sonraları hastalığın belirtileri değişti ve pek çok insan kollarında, kalçalarında ve vücutlarının başka bölümlerinde koyu lekeler ve çürükler bulmaya başladı. Bu illete karşı hekimlerin verdiği tavsiyeler ve ilaçların gücü fayda etmiyordu. Ve çoğu durumda ölüm, tarif ettiğimiz belirtilerin görülmesini müteakip üç gün içinde vuku buluyordu.”
İngiltere halkı vebanın kendilerine doğru ilerlediğini biliyordu ve yaklaşan kıyametin farkındaydı. 1348 Ağustos’unun ortasında, Kral III. Edward, Canterbury Başpiskoposu’ndan dualar tertip etmesini istedi ve pek çok piskopos, insanların yaklaşan felaketle başa çıkmalarına yardımcı olmak amacıyla papazlarına kiliselerde yüksek sesle okumaları için mektuplar yazdı. Bath Başpiskoposu Shrewsbury’li Ralph, papazlarına şunları yazıyordu:
“Yüce Tanrı, günahlarından arındırmak istediği evlatlarını gök gürültüsü, yıldırım ve başka musibetler kullanarak cezalandırır. Doğu’dan gelen feci bir kıranın komşu krallığa varmış olması nedeniyle korkarız ki, yürekten ve biteviye dua etmediğimiz takdirde, benzer bir kıran zehirli kollarını bu krallığa da uzatacak ve halkını kırıp perişan edecektir. Bu nedenle hepimiz dualar okuyarak Tanrı’nın huzurunda günah çıkarmalıyız.”
Bu dualar hiçbir işe yaramadı. Veba İngiltere’yi vurdu ve nüfusun yarısını yok etti.
(Daron Acemoğlu / James A. Robinson)