Erişkin dişi ve erkeklerde bütün vücut ve baş kısım daha açık olmak üzere pas sarısı renktedir. Erkeğin boyun kısmında dişide bulunmayan siyah, ince bir halka vardır. Dişi ve erkek birbirinden, bu halkalar aracılı ile ayırt edilir. Kuyruk, kuyruk üstü ve el uçma tüyleri yeşil parlaklık gösteren siyah renktedir. Kanat üstü ve kanat altı örtü tüyleri beyaz, gaga ve ayaklar siyah, göz koyu kahverengidir.
Yurdumuzda Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında hemen her yerde bulunur. Marmara, Trakya ve Göller bölgesinde kuluçkaya yatan, yuvalarına 8-13 yumurta bırakan bu kuşlar uzun süre aile düzenini korurlar. Genellikle nehir ve göl kenarlarında yaşarlar. Yuvalarını kaya, ağaç diplerindeki ve topraklardaki kovuklara yaparlar. Besinleri bitkisel ve hayvansaldır. Tohum da yerler. Boyları 61 cm. civarındadır. Ülkemizde avı yasaktır.
Herkesin (haksız bir şekilde) kullandığı bir ifadedir “angut”. Birisi bir salaklık yapınca, bir laftan anlamayınca, böyle boş boş bakınca hemen “angut musun” der günümüzün insanı. Angut’un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir ton “angut!”var ülkemizde. Özelliği nedir bilirimsiniz? Angut Kuşu’nun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun başucunda bekler. İşte bu canlının yaptığı en büyük “angut”luk budur. Ayrıca bu olay bütün angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen bir şey değildir. Dişi olsun erkek olsun bütün angut kuşlarının içgüdüsel özelliğidir bu. çok ürkek bir hayvan olmalarına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen angut kuşuna elinizi uzatsanız dahi oradan kaçmaz.hani derler ya “angut gibi bakmasana lan” diye.keşke herkes angut gibi bakabilse değer verdiklerine.bundan sonra bazılarına “angut” demeden önce bir kere daha düşünün.bir “angut” bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde….