Anasayfa / Dağarcık / Bilgi Demeti / Oltu Şura Hükümeti

Oltu Şura Hükümeti

 

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı Devleti’nin aleyhine sonuçlandı ve 3 Mart 1878’de Osmanlı Devleti için çok ağır şartlar içeren “AyastefanosYeşilköy Barışı” imzalandı. Bu antlaşmaya göre (19.Madde) Kars–Ardahan-Batum ve Bayezid Rusya’ya bırakıldı.

Büyük Devletlerin araya girmesi üzerine 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Antlaşması ile de Bayezid Osmanlı Devleti’ne geri verildi. Geri kalan Kars – Çıldır ve Batum Sancakları Rusya’ya bırakıldı.

Batum Sancağı bugünkü Artvin ilinin büyük kısmını, Merkezi Oltu olan Çıldır Sancağı da bugünkü Ardahan ili ve yine bugünkü Oltu – Olur – Şenkaya ile Artvin’in Ardanuç ve Şavşat ilçelerini kapsıyordu. Kars Sancağı ise bugünkü Kars ilini ve bugünkü Iğdır ilini (Sürmeli) kapsıyordu.

Rusya ile Osmanlı Devleti arasında daha savaş sürerken Rus hükümeti işgal ettiği topraklardaki sivil halkı yönetmek amacıyla 13 Kasım 1877 tarihinde Kars Oblastı adıyla askerî bir yönetim birimi oluşturdu. Rus imparatorluğunda askeri valilerin yönettiği illere (vilayetlere) oblast ve öteki normal vilayetlere ise Guberniya deniyordu.

Kars Oblastı, 1878 yılında bugünkü Ardahan ve Kars illerinin tamamı ile bugünkü Erzurum’un Oltu, Olur ve Şenkaya ilçelerinin büyük kısmınını kapsıyordu. Kars Oblastı askerî ve mülkî yönden Kafkasya naipliği (namestniçestvo) ve Kafkas ordusu komutanlığına bağlı idi

Ruslar işgal ettiği bu yerlerde zaman zaman bazı değişiklikler yapmıştır.

1881 yılında idarî bölümlemede değişiklik yapılarak bütün Kars Vilayeti dört sancağa (Okrug) bölündü: Kars, Ardahan. Kağızman ve Oltu. Sancaklar da toplam 14 kazaya (uçastok) ayrıldı. Oltu Sancağı’nın iki kazası vardı. Bu kazalardan biri Oltu, öteki de Tavusker (merkezi Olur) idi. Bu yapı 1917’ye gelindiğinde ise şöyle şekillenmişti: Kars Vilayetinin dört sancağından birisi de Oltu idi. (Ardahan-Kağızman-Kars-Oltu). Oltu bir sancaktı. (Okrug) Sancağın merkezi Oltu idi. Sancağın iki kazası vardı. Bunlar:  Oltu ve Tavusker (merkezi Olur) idi. Oltu Kazası’nın (Uçastok) üç nahiyesi ( selskiy okrug) vardı. Bunlar; Lespek, Kosor ve Bardız. Tavusker’in ise iki nahiyesi vardı . Bunlar ise Paneskert ve Tavusker idi.

Kars Vilayeti, Oltu Sancağı’nın Oltu ve Tavusker Kasabalarının 1896 ve 1906 yıllarına ait köy istatistik verilerine göre nüfus oranları şöyledir: Oltu’nun 100, Tavusker’in 50 köyü olmak üzere Oltu Sancağı’nın toplamda 150 köyü vardı. Oltu Sancağı’nda toplamda 1896 verilerine göre 25028,    1906 verilerine göre ise 30774 kişi yaşamaktadır. Oltu Sancağı’nın merkezi olan Oltu Kasabası’nın merkez nüfusu ise 1896’da 876, 1906’da ise 1726’dır.

Ruslar bu bölgede ilelebet kalacaklarından hareketle çok ciddi bir teşkilatlanmaya gitmişlerdi. İdari yapıyı sağlam tutmak suretiyle askerî, iktisadî, alanda olduğu gibi toprak, yargı, eğitim, bayındırlık, ulaşım kültür, sağlık vs. alanlarda da bu örgütlenmelerini gerçekleştirmişlerdir.

  1. Dünya Savaşı Yıllarında Oltu
  2. Dünya Savaşı 1914 Ağustos’unda başladı. Osmanlı Devleti ise aynı yılın ekim ayı sonunda savaşa girdi. Savaş öncesinde Ruslar Elviye-i Selase’de baskıya giriştiler. Oltu’ya getirdikleri silahlı kuvvetler Rum ve Ermenilerin kışkırtmalarıyla Türklere karşı çok sert davranmaya başladılar.

Bütün bu baskı ve saldırılara rağmen Çarlık idaresine geçmesinden bu zamana kadar Oltu’da Ruslara karşı herhangi bir direniş hareketi olmamıştır. Nihayetinde Oltulular Osmanlı ve Rusların birbirlerine savaş ilan etmesiyle Yusufeli taraflarından Tavusker Kazası’na giren Türk kuvvetlerine yardım ederek Ruslara karşı savaşmışlardır.

23 Aralık 1914’te Türk ordusunun Oltu’ya girmesi halkta büyük sevinç ve heyecan yaratmıştı.  Öyle ki buralarda verilen şanlı mücadelede kazanılan başarılar bütün ülkede büyük sevinçlerle karşılamış, bu savaşın akisleri basında da övgüyle yer almıştır.

Ancak bu sevinç uzun sürmedi, Osmanlı Devleti’nin Kafkas Cephesi’ndeki Sarıkamış taarruzu ve Kanal Cephesi’ndeki girişimleri tam bir başarısızlıkla sonuçlanmasıyla,12 Ocak 1915’te de Rus Kazakları Oltu’yu yeniden işgal etti.Türkleri alkışlayıp onlara yardım ettiniz suçlamalarıyla, Havdos, Terpink ve Bahçecik ile Tavusker halkını kılıçtan geçirdiler.

            Baku İslam Cemiyet-i Hayriyesi

Baku İslam Cemiyeti’nin, “Felaket ve Harbzedelere Yardım Şubesi” yardım için Çar’dan gerekli izni aldıktan sonra, Tiflis’ten Kars’a gelen Dr. Sultanoğlu Hüsrev Bey liderliğinde faaliyetlerine başlamıştır. Bunun üzerine, Bakû’dan gönderilen Efendizade Ruşen Efendi, cemiyetin bir şubesini, Kars ilinde açmış; daha sonra, Ardahan, Oltu ve Kağızman’da da şubeler açılmıştır. Baku İslam Cemiyet-i Hayriyesi, Elviye-i Selase halkına gereken yardımları yaptığı gibi el altından da dağıtılan milli teşkilatların yeniden canlanması için çalışmıştı.

Rusya’da 1917 Şubat İhtilali’nden hemen sonra Nisan 1917’de Cemiyet-i Hayriye’nin Kars temsilcileri Kars’ta “Gizli İslam Komitesi”ni kurmuşlardı ve bu komite halkı teşkilatlandırmak için derhal harekete geçmişti. Komite üyelerinden Ali Rıza (Ataman) Bey ve kardeşleri Kağızman’a, Fahrettin (Erdoğan) Sarıkamış’a, Dr. Esad (Okday) Bey Oltu’ya gönderilmişlerdi. Bu kişiler, gittikleri yerlerde komitenin birer şubesini açarak, para ile temin edilen silahları halka dağıtarak direnişi örgütlediler.

Oltu’nun Kurtuluşu (25 Mart 1918)

            Oltuluların teşkilatlanması tamamlanmış, sıra halkın silahlandırılmasına gelmişti. Türkler, Rus işgali süresince askerlik yapmadıkları için silah kullanmasını pek bilmedikleri gibi, kullanabilecekleri silahları da yoktu.

Buna karşılık Erzincan Mütarekesi’nden sonra Rus orduları çekilirken, onların yerini silahlı Ermeniler almaya başlamış ve Ermeniler askeri bakımdan üstün bir konuma gelmişlerdi. Ermenilerin 250 kişiden oluşan düzenli bir bölükleri vardı.

Oltu İslam Komitesi, Ermenilerin askeri üstünlüğüne son vermek için Oltu silah deposunun ele geçirilmesine karar vermiştir. Bu sırada Ermenilerin Türklere karşı saldırıları ve baskıları da sıklaşmıştı. Artık Ermeni idaresine son verilmesi zamanı gelmişti.

Nihayet tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 27 Ocak 1918’de, Oltu her taraftan kuşatıldı. Mümkün olduğu kadar az kan dökülmesi için de oldukça politik hareket etmeye özen gösteriliyordu.         Oltuluların gerçekleştirdiği 27 Ocak 1918 harekatı başarı ile sona erdi ve düzenli bir bölük kuruldu. Bölük Komutanlığı’na İslam Komitesi kurucu üyelerinden Yusuf Ziya Bey getirildi. Daha sonra, Ermeni Bölük Komutanı Bagdayef ve Taşnak Komitesi üyeleriyle görüşmeler yapıldı ve bu görüşmeler sonucunda, Oltu’da ortak bir yönetim kuruldu. Bu ortamda yönetim mart ayı başlarına kadar devam etti. Bu arada Türkler oldukça iyi örgütlenmiş, halk da silahlanmıştı.

Oltu ve çevresinde bu olaylar cereyan ederken, Ekim İhtilali ile iktidara gelen Bolşeviklerin barış önerileri olumlu sonuç vermiş, Sovyet Rusya ile İttifak Devletleri arasında 3 Mart 1918’de Brest-Litovsk Barışı imzalanmıştı. Brest-Litovsk Antlaşması, Oltululara büyük bir cesaret verdi. Halkın kazandığı bu moral ve cesaret ile artık sıra Oltu, Narman ve çevresindeki Ermenilerin dağıtılmasına gelmişti. Türk kuvvetleri taarruza geçti. Kısa bir süre içinde Ermeniler dağıldılar. Ermeni köyleri: Tamrut, Cücürüs ve Zerdenis zapdedildi. Halkın canına ve malına kesinlikle dokunulmadı. Ertesi günü, ormanlara kaçan Ermeniler de gelip silahlarını teslim ettiler ve yine köylerine, evlerine döndüler. Narman ve Şekerli’de de Ermeni kuvvetleri dağıtılmıştı.

Bu arada, Türk ordusu 12 Mart’ta Erzurum’a girmişti. Türk ordusu karşısında tutunamayacağını anlayan Ermeniler ise etraflarına dehşet ve ölüm saçarak geri çekiliyorlar, Erzurum’un ova köylerinde korkunç katliamlar yapıyorlardı.

Oltu İslam Komitesi, Erzurum, Pasinler ve köylerindeki Ermeni cinayetlerinden günü gününe haber alıyordu. Bunun üzerine İslam Komitesi, 12 Mart 1918’de toplanarak Ermenileri toptan sınır dışı etme kararını aldı. Narman’daki kuvvetlerin de dönmelerinden sonra, güvenliğin sağlanması mülahazasıyla Oltu’daki tüm Ermeniler toplanarak hudut dışı edildiler.

Böylece Oltu ve köyleri Ermenilerden tamamen temizlenmiş oldu. Ermenilerin sınır dışı edilmesinden sonra Oltulular, Erzurum üzerinden yürüyüşe geçen Türk ordusunu heyecanla beklemeye başladılar. Ve nihayet 25 Mart 1918’de Yarbay Mürsel Bey komutasındaki V. Kafkas Tümeni Oltu’ya girdi.

Oltu İslam Komitesi, 25 Mart 1918’den sonra görev ve yetkilerini Türk ordusuna devrederek kendi kendini feshetti. Yarbay Mürsel Bey, Yusuf Bey’i hizmetlerinden dolayı Oltu Kaymakamlığı’na tayin etti.

Bu süreçte Brest-Litovsk Antlaşması gereğince bölgede yapılan referandum sonuçlanmıştı. Türklerin büyük çoğunluğu oluşturması ve “evet”demesiyle, Elviye-i Selase’nin Osmanlı Devleti’ne ilhalık kesinleşti. Böylece Brest-Litovsk Antlaşması’nın 4.maddesi fiilen ve hukuken gerçekleştirilmiş oldu.

Üç sancakta yapılan referandum sonucunda, Oltuluların hepsi ittifakla“evet” oyu vermiş ve böylece Oltu 40 yıllık bir ayrılıktan sonra yeniden anavatana kavuşmuştu.

 Mondros Mütarekesi’nden Sonra Oltu

            Fakat Oltuluların bu sevinci fazla uzun sürmedi. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi yeni bir felaketin habercisi oldu. I. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan Osmanlı Devleti, Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldı. Mütareke hükümleri gereğince, Türk ordusunun 1914 sınırı gerisine çekilmesi gerekiyordu. Bu da Elviye-i Selase’nin yeniden işgali anlamına geliyordu.

 Oltu’nun Yeniden Teşkilatlanması ve Oltu Şura Hükümeti

 Elviye-i Selase halkı mütareke hükümlerini kabul etmeyerek, yeniden teşkilatlanmaya başladı. 5 Kasım 1918’de ilk Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak kurulan “Kars Milli İslam Şurası”  Oltu ve Elviye-i Selase Türkleri için yeni bir umut kaynağı oldu. Kars İslam Şurası, Elviye-i Selase’deki Türklerin hukukunu savunmak amacı ile kurulmuş, daha sonra 18 Ocak 1919’da Kars’ta kurulan Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti’nin temellerini oluşturmuştu. Kuruluşundan 13 Nisan 1919’da İngilizler tarafından dağıtılmasına kadar bu hükümete bağlı olarak çalışan “şura şubeleri” arasında Oltu da bulunuyordu. Yusuf Ziya Bey, Mondoros Mütarekesi’nden sonra, Oltu İslam Komitesi’ni “İslam Terakki Komitesi” adıyla yeniden teşkilatlandırdı.

13 Nisan 1919’da İngilizlerin Kars’ı işgal ederek Cenub-ı Garbi Kafkas Hükümeti’ni dağıtmaları ve hükümet üyelerini Malta’ya sürmeleri, Oltu İslam Terakki Komitesi tarafından şiddetle protesto edildi. Kafkas Hükümetinin dağıtılmasından sonra, İngiliz planını uygulattırmamak, Ermenileri Oltu’ya sokmamak ve sonuna kadar mücadele etmek için Yusuf Ziya Bey’in başkanlığında “Oltu Şura Hükümeti” kurulma süreci böylece başlamış oldu….

 Oltu’nun Anavatana Katılması

            İngilizler, bir taraftan Rumları ve Ermenileri kışkırtarak Oltu hududuna tecavüz ettiriyor, bir taraftan da heyetler göndererek Oltu’nun Ermenilere teslimini talep ediyorlardı.

Mücadele bu şekilde sürerken, Oltu Şura Hükümeti (Mart 1920), Rüstem (Acar) Bey ile Yasin Haşimoğlu’nun hem Oltu’nun Türkiye’ye ilhakı için delege tayin etmiş, hem de Osmanlı Meclis-i Mebusanı’na mebus seçmişti. Ancak,İstanbul’un İngilizler tarafından işgal edildiği haberi Erzurum’a ulaşınca, Rüstem Bey Oltu’ya dönmüş, Yasin Bey ise Oltu Şura Hükümeti’nin tasvibi ile TBMM’ne katılmak üzere Ankara’ya doğru hareket etmişti.

            Görüldüğü gibi, 13 ay kadar Oltu ve çevresini başarı ile yöneten, düşmanı sınırları içerisine sokmayan Oltu Şura Hükumeti, Yasin (Haşimoğlu) Bey’i ve Rüstem Bey’i milletvekili seçerek Ankara’ya göndermiş, TBMM Hükümetine Oltu’nun ana vatana katılma arzusunda olduğunu bildirmiştir.

TBMM 17 Mayıs 1920’deki oturumunda bu isteği alkışlarla kabul ederek, Oltu’nun Ana vatana katıldığını ilan etmiştir. Göstermiş oldukları yararlıklardan dolayı Şura Hükumeti Reisi Yusuf Ziya Bey. TBMM tarafından Oltu Mutasarrıflığına, Yasin (Haşimoğlu) ve Rüstem Beyler ise milletvekilliğine kabul edilmişlerdir.

Hakkında Admin

Buna da bakabilirsiniz

Fillerin kulakları neden çok büyüktür ?

Fillerin kulaklarının büyüklüğünün daha iyi işitmeleri ile bir ilgisi yoktur, kulaklar soğutucu görevi yaparlar. Bilindiği …