


Tutankhamun’la buluşma
Lord Carnarvon, Carter, Lord’un kızı Lady Evelyn ve Carter’in yardımcısı, Arthur Callender ile birlikte bir gece mezarın ana bölümüne girmeyi başardılar. Tümü, gördüklerinin gerçek olup olmadığından kuşkuya düştüler. Her şey altındandı. Firavun’un mumyasının koskocaman bir altın sandukanın içinde olduğu anlaşılıyordu. Duvarlarda altın çerçeveli resimler vardı. Bunlar da firavunun ailesine aitti. Tanrı Osiris’i sembolize eden parlak, cilalı altın bir mask da duvarda asılıydı. Carter ve Lord, ne bulduklarını biliyordu. Bu mezar, 18. Sülale krallarından Tutankhamun’undu. Tutankhamun, M.Ö 1346-1339 arasında bir tarihte ölmüş, o tarihten bu yana mezar hiç açılmamıştı. Varlığı bile bilinmiyordu. Lord Carnarvon, bulduklarını bütün dünyaya ilan etti. Kazı sırasında çıkan bütün molozlar temizledikten sonra resmî açılış yapıldı. Olay, bütün dünyaya duyuruldu.




Firavun Tutankhamun’un mezarına ilgi gösterildikçe, ölümler de sürüp gidiyordu. Kahire’de Lord Carnarvon’a bakan İngiliz hemşire, 1926 yılında (28 yaşında) doğum yaparken öldü. New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nin temsilcisi Herbert Winlock, Mısır’a geldi. Firavun Tutankhamun’un mezarı yüzünden öldüğü sanılan insanların bir listesini yaptı. Kahire Üniversitesi’nden Dr. İzzettin Taha, yıllar sonra konuyla bilimsel olarak ilgilendi.
Taha, arkeologların ve müzelerde çalışanların ciğerlerinde mantar hastalıkları olduğunu buldu. Eski mezarlara girmiş olanların da bu hastalıktan ölmüş olabileceğini ileri sürdü. Kısa bir süre sonra Kahire ‘den Süveyş’e giderken düz yolda kullandığı araba, karşı yönden gelen bir arabayla çarpıştı. Yapılan otopside Dr. Taha’nın çarpışmadan saniyeler önce solunum yetersizliğinden öldüğü ortaya çıktı.
Tutankhamun’un mezarının kalıntılarının 1972’de Londra’da ve daha sonra da Amerika’da sergilenmesinde de gizemli ölümler meydana geldi. Bunlardan en üzücü olanı, Mısır Eski eserler Bölümü Müdürü Dr. Gamaleddin Mehrez’in ölümüydü. Mehrez, bütün bu gizemli ölümlerin, kuşkusuz kişiyi tedirgin edebileceğini, ama lânete kesinlikle inanılmaması gerektiğini söylemişti.
Müdür Mehrez: ‘Bakın bana!’ demişti. ‘Bütün yaşamım boyunca mezarlar ve mumyalarla uğraştım. Bütün bunların bir rastlantı olduğunun en büyük kanıtıyım.’ Bu sözlerin üzerinden dört hafta sonra, sergilenecek eserler Londra yolundayken, 52 yaşında öldü.
Lanet devam ediyor
Sergilenecek eserleri Londra’ya götüren RAF uçağının baş teknisyeni Lansdown, bilinmeyen bir nedenle Tutankhamun’un ölüm maskesinin bulunduğu kutuyu tekmelemişti. İki yıl sonra aynı bacağı garip bir kazada kırıldı. Mürettebattan başka kişiler de beklenmedik şekilde öldüler. Başka bir olay da ,1980’de ‘Kral Tutankhamun’un Laneti ‘ adlı TV filminin çekimi sırasında ortaya çıktı.
Mısır’da çekimin birinci günü, tahıl yüklü bir araba bilinmedik bir nedenle devrildi ve filmin yıldızı Lan McShane’in bacağının 10 yerden kırılmasına neden oldu. Lan McShane’nin yerini Robin Ellis aldı, ancak başka yıldızlar yapıma katılma teklifini reddettiler. Belki de Tutankhamun’un laneti, bir hileden ibaretti. Belki de halkın inançları, böyle bir olayı yaratmıştı. Ya da Tutankhamun, mezarında rahatsız edilmeden bırakılmalıydı.