Anasayfa / Dağarcık / Bilgi Demeti / Bilinmeyen Kahraman: Vecihi Hürkuş

Bilinmeyen Kahraman: Vecihi Hürkuş

İlk sivil ve askeri uçağı yapan ilk özel havayolu şirketini kuran ve aynı zamanda ilk düşman uçağını vuran adam: Vecihi Hürkuş…

Vecihi Hürkuş, pek çoğu “ilk” olan büyük askeri başarılara imza atan bir kahraman olmakla beraber; inanç, ileri görüş, azim ve tükenmez enerjisiyle Türk Sivil Havacılığının da tartışmasız en büyük ismidir. O kadar ki; İmzası bile bir uçak biçiminde;

Yeni bir ülke kurulurken her adımına şahit olan bir tarihtir. Yarım asırdan fazla fiilen havacılık yapmış efsane bir pilot, 29 yaşında kendi uçağını yapıp uçuran yetenekli bir mühendistir.  Ama en önemlisi, adını bir uçak figürü olarak yazıp,  imzasını böyle atacak kadar büyük bir “havacılık aşığıdır”. Ve hemen her başarısından sonra vefasızca kesilen cezalar ödese de bu aşkından ölünceye kadar vazgeçmemiştir…

6 Ocak 1896 yılında, İstanbul’da doğmuştur. Bebek sayılabilecek yaşlarda iken babası ölmüş, amcası Ahmed Şekür Bey’in yanına ailesiyle sığınmıştır.   İlkokulunu Bebek’te okumuş, sonra ise sırasıyla Üsküdar’da Füyuzati Osmaniye Rüştiye’sinde ve Üsküdar Paşakapısı İdadi ’sinde öğrenim görmüştür. Bir süre sonra, sanata olan merakı ve isteği nedeniyle de, Tophane Sanat Okulu’na geçmiş ve burayı bitirmiştir.

Vecihi, henüz 17 yaşında eniştesi Kurmay Albay Kemal Bey’in yanında gönüllü olarak Balkan Savaşı’na katılıp, Edirne’ye giren kuvvetler içinde yer alır. Savaş sonunda İstanbul Ordu Kumandanlığı tarafından Beykoz Serviburun’daki esir kampına atanır. Ama 18 yaşındaki Vecihi, savaşta gördüğü uçaklardan etkilenip kendisi gibi ilk savaş tecrübesini Balkan Harbi’nde veren Hava Kuvvetleri’ne girip “tayyareci” olmaya karar vermiştir. Başvurur, ancak yaşı küçük olduğundan makinist mektebine uygun görülür. Makinist eğitimine başlayıp tamamlayan Vecihi, 1. Dünya Savaşı başladığı için Bağdat Cephesi’ne uçak makinisti olarak gönderilir. Orada 2 Şubat 1916 tarihinde bir uçak kazasında yaralanarak İstanbul’a döner.

(bilgi notu) Bu uçuş Vecihi’nin 2. uçuşudur. Kalkışta stole giren parasol tipi  uçak  düşerek Vecihi’nin belinden, pilotu Yüzbaşı Mehmet Ali (Kurçer) Bey’in de yüz ve ayaklarından yaralanmasına sebep olur. Mehmet Ali Bey, 1914 yılında bir REP uçağıyla Yeşilköy’den kalkıp Beyazıt Meydanı (Harbiye Nezareti’nin önüne) inen pilottur. Halkın uçağa olan ilgisi ve bu iniş için gereken yeteneğinin takdirine istinaden, bu disiplinsiz harekete ceza verilmez. İlgi gösteren halktan havacılık için yardım toplanır ve uçak 3 gün sonra sökülerek Yeşilköy’e götürülür. Mehmet Ali Bey, Bağdat’taki bu kazada bacağını kaybettikten sonra maalesef bir daha uçamaz.

1917 yılının sonbaharında, Ruslara karşı savaşmak üzere Kafkas Cephesi’ne, 7. Tayyare Bölüğü’ne atanmıştır. Burada oldukça başarılı keşif ve bombardıman uçuşları gerçekleştirmiştir. Kafkas Cephesi’nde girdiği bir hava muharebesinde, bir Rus savaş uçağını düşürerek, uçak düşüren ilk Türk tayyareci olmuştur.

1917 Ekim ayında, bir hava savaşında yaralanıp düşürülmüş, esir olacağını anlayınca, düşmana teslim etmemek için uçağını yakmıştır. Azeri Türkleri’nin yardımıyla Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’ndan yüzerek kaçmış, beraber kaçtığı istihkâm Teğmeni Salih Bey ile 2,5 ay süren kara yolunu yaya olarak tamamlamıştır. Süleymaniye üzerinden Musula geldikten sonra yurda dönüp, 1918 yılı yaz başlarında Yeşilköy’de bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü’nde görev almıştır.   Bu zaman zarfında, bir av uçağı tasarımı yapan Vecihi Hürkuş’un projesi, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması nedeniyle yarıda kalmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında, Vecihi Hürkuş, Sivil Pilot olarak başarıyla görev yapmıştır. Özellikle İnönü ve Sakarya savaşları sırasında, çok başarılı keşif ve destek uçuşları yapmıştır. Bu uçuşlardan birinde, bir Yunan uçağını da indirmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu yapan pilot olarak da havacılık tarihine geçmiştir. İzmir (Gaziemir – Seydiköy) hava meydanına ilk giren ve işgal eden kişi de, Vecihi Hürkuş’tur.

Vecihi Hürkuş’a, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Bununla birlikte, TBMM tarafından 3 kez takdirname verilmiştir. Bu başarısı ile de, 3 takdirname verilen tek kişi olma unvanına da sahip olmuştur.

İLK YERLİ UÇAK VE İLK CEZA

Kendi ürettiği ilk uçağında, 1923 yılında Yunanlılardan savaş ganimeti olarak elde edilen motoru ve bazı parçaları kullanmıştır. Aynı zamanda bu uçak, imal edilen ilk Türk uçağıdır. 28 Ocak 1925 tarihinde, “VECİHİ K-VI” adını verdiği uçağını uçurmuştur. Ancak, bugün gururla anlatılan bu olay, izinsiz uçuş yaptığı için, Vecihi Hürkuş’a ceza getirmiştir. Uçuş için istediği izin nedeniyle bir heyet toplanmış, ancak havacılıktan pek de anlamayan kimselerce izin işi geciktiği için, çeşitli telkinlerle uçuş kararı alan Vecihi Hürkuş’a, heyet tarafından ceza verilmiştir. Bu ceza, havacılık tarihi açısından, bir dönüm noktasıdır.

Ceza aldıktan sonra istifa ederek hava kuvvetlerinden ayrılıp, Ankara’ya giden Vecihi Hürkuş, yenice kurulmakta olan Türk Tayyare Cemiyeti’ne (T.T.C.) katılmıştır. Vecihi Bey, bu cemiyete bağışlamak için yaptığı uçağı geri almaya çalışmış, ancak bunda başarılı olamamıştır.

Bu arada Vecihi Hürkuş Avrupa’ya gider ve Atlantik Okyanusu’nu geçmesi istenir. Ancak Fransız Aero kulübü’nün baskıları sonucu bu teklif geri çekilir.

Milli Savunma Bakanlığı Kayseri’de, Tayyare ve Motor Anonim Şirketi adında bir uçak fabrikası kurmak ister. Kısa adı TOMTAŞ olan fabrika, uçak yapımı için Hürkuş ile anlaşır. 1927 senesinde Ankara – Kayseri arasında ulaşım uçuşları yapar. Bu uçuşlar Türkiye’nin ilk hava yolları uçuşları sayılabilir. Hürkuş, TOMTAŞ’a Junkers A-35 uçaklarının yakıt deposuna ilave yaparak Ankara – Tahran uçuşunu gerçekleştirmek istediğini söylemiş. Bu sayede üretimi arttırarak yabancı devletlere de uçak satabilme fikrini ortaya koymuştur. Ancak TOMTAŞ kabul etmemiş ve 1928 senesinde iflas etmiştir.

1930 yılında Kadıköy’de, bir keresteci dükkânını kiralayarak, 3 ay gibi bir sürede, ilk Türk sivil uçağını, kendisinin de ikinci uçağı olan “VECİHİ XIV”‘ü inşa etmiştir. Bu uçakla ilk uçuşunu, 27 Eylül 1930’da Kadıköy Fikirtepe’de gerçekleştirmiştir. Ardından, VECİHİ XIV ile önce Yeşilköy’e, sonra da Ankara’ya uçmuştur.   Uçabilirlik Sertifikasını alabilmek için, İktisat Bakanlığı’na başvurmuş, ancak 14 Ekim 1930’da Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir, cevabını almıştır. Bu cevap üzerine, istenen belgenin alınması amacıyla, uçak sökülerek Çekoslovakya’ya gönderilmiştir. Hürkuş, 6 Aralık 1930’da Prag’a vardığında, parçalanmış tayyare henüz gelmemiştir. Birçok prosedür, montaj ve çeviri işlemlerinin ardından, tayyarenin uçuş kontrolü tamamlanmıştır.   Vecihi Hürkuş, 23 Nisan 1931’de, Çekoslovakyalı yetkililerin düzenlediği bir törenle, başköşesinde “Yaşasın Türk Tayyareciliği” yazan bir pankartla onurlandırılarak, uçuş izni almıştır. 25 Nisan 1931’de Çekoslovakya’dan uçuşuna başlamış, 5 Mayıs 1931’de Türkiye’ye ulaşmıştır.

1932 yılında, “Vecihi Sivil Tayyare Mektebi” isimli, ilk Türk Sivil Havacılık Okulu’nu açmıştır. Okulda, ilk Türk kadın pilotu olan “Bedriye Gökmen” ile beraber, toplam 12 pilot yetiştirmiştir.

Nuri Demirağ, uçak yapımı için Hürkuş’a 5000 TL verir. 1933 senesinde Hürkuş, adı Nuri Bey olan Vecihi K-16 uçağını yapar.

Havacılıktan uzun yıllar ayrı kaldıktan sonra 1947’de Kanatlılar Cemiyeti’ni ve yine aynı adla Kanatlılar Dergisi’ni kurar.   1954 yılında ilk Türk sivil havayolu şirketi olan Hürkuş Havayolları’nı kuran da, Vecihi Hürkuş’tur. Türk Hava Yolları’nın seferden kaldırmış olduğu uçaklardan sekiz tayyare, Ziraat Bankası’ndan kredi kullanılarak satın alınmıştır. Ancak kazalar, kaçırılmalar, sabotajlar vb. aksilikler sonucunda, Hürkuş Hava Yolları’nın uçakları uçuştan men edilmiştir. Bu kötü gelişmeye rağmen, elinde kalan son uçağını (TC-ERK), Maden Tetkik Arama Enstitüsü adına kullanarak, Güney Doğu Anadolu’da toryum, uranyum ve fosfat arama faaliyetlerinde görev almıştır.

Hayatının sonlarına doğru çok sıkıntı çekmiş, borçlandırılmaya sürüklenmiş, icra takipleri ve davalarla boğuşurken, vatana hizmet nedeniyle kendisine bağlanan çok yetersiz maaşına bile haciz konulmuştur.   Ankara’da anılarını yazdığı zaman diliminde, beyin kanamasından komaya girmiştir. Hayatı boyunca havacılıkla uğraşmış olan Vecihi Hürkuş, insanoğlunun aya ayak basmak üzere Dünya’dan ayrıldığı tarihte (16 Temmuz 1969), Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’nde, hayata gözlerini yummuştur.

Ölümünün ardından, Ankara / Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Hakkında Sadri Haşimoğlu

Buna da bakabilirsiniz

Tutankamon’un laneti neydi?

Öyle bir şey yoktu. Bunu gazeteler uydurmuştur. 1922’de Howard Carter tarafından keşfedildiğinde, Tutankamon’un mezarına giren …